Dünya Prostat Kanseri Günü
14 Eylül 2022

Kanser erken teşhis edilebilir ve önlenebilir önemli bir halk sağlığı sorunudur. Kanserli olguların yaklaşık üçte ikisini erkekler oluşturmaktadır. Dünyada ve ülkemizde erkeklerde akciğer kanserinden sonra ikinci en sık görülen kanser prostat kanseridir. Toplumda farkındalık oluşturmak, sağlıklı yaşam davranışları kazandırmak, tarama programlarına katılarak erken teşhisi mümkün kılabilmek amacı ile “15 Eylül Dünya Prostat Kanseri Günü” olarak belirlenmiştir.

Prostat, erkek üreme sisteminin parçası olan bir salgı bezidir. Kalın bağırsağın son kısmının önünde ve mesanenin altında yerleşmiştir. İdrar yolunu çepeçevre sarar. Sağlıklı prostat bezi gençlerde yaklaşık bir ceviz büyüklüğündedir. Yaşlanma ile birlikte büyüme eğilimindedir. Prostat bezini oluşturan hücrelerin kontrolsüz bölünmesi sonucu prostat kanseri gelişebilir. Bu kanser hücreleri zamanla prostatı terk edip başta kemikler olmak üzere başka organlara yayılabilir. Erkeklerde ileri yaşlarda görülen en sık kanser türlerindendir.

Erkekler yaşlandıkça prostat bezi sıklıkla büyümeye başlar. Büyüyen prostat, idrar akışını engelleyebilir ve problemlere yol açabilir. Büyüme tek başına bir kanser belirtisi sayılmaz. Kanser hücrelerinin bulunmadığı prostat büyümesi benign prostat hiperplazisi (BPH) olarak adlandırılır. BPH, bir kanser olmasa da verdiği rahatsızlıkları düzeltmek için ameliyat gerekebilir. Prostat kanserinde, bez içinde kanser hücreleri gözlemlenir. Yaşlanmayla birlikte daha sık ortaya çıkan prostat kanseri dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de erkek kanserleri arasında yüz binde 40,3 görülme sıklığı ile akciğer kanserinin ardından ikinci sırada yer almaktadır.

Araştırmalara göre, bir erkeğin prostat kanserine yakalanma riskini etkileyebilecek birkaç faktör mevcuttur:

Yaş: 
Prostat kanseri 40 yaşın altındaki erkeklerde nadir olsa da 50 yaş sonrasında görülme riski hızla artmaya başlar. Her 10 prostat kanseri vakasından 6'sı 65 yaşından büyük erkeklerde görülmektedir.
Ailesel Yatkınlık: Prostat kanseri olan bir baba veya erkek kardeşe sahip olmak, bir erkeğin bu hastalığa yakalanma riskini iki katından fazla artırmaktadır. Genç yaşlarda prostat kanseri tanısı almış birden fazla akrabası olan erkeklerde de risk daha yüksektir.

Yukarıdakiler kadar net bir ilişki olmasa da prostat kanseri riskinin artışıyla ilgili diğer faktörler şunlardır:

Diyet: 
Doymuş yağlardan (hayvansal gıdalarda bulunan yağlar, tereyağı, margarin, iç yağı, kuyruk yağı) ve kırmızı etten zengin, sebze-meyveden fakir beslenme alışkanlığının prostat kanseri riskini arttırabildiğine dair yayınlar vardır.
Kimyasal maruziyetler: Bazı kimyasallara maruziyet riski artırabilmektedir. Örneğin itfaiyecilerin prostat kanseri riskini artırabilecek kimyasallara maruz kalabileceklerine dair bazı kanıtlar mevcuttur.

Erken evrede hiçbir belirti vermeyen prostat kanseri, kanser dokusunun büyümesiyle birlikte bazı şikâyetlere yol açabilmektedir:


-İdrar yapma sorunları; yavaş veya zayıf idrar akışı veya özellikle geceleri olmak üzere daha sık idrara çıkma ihtiyacı
-İdrarda kan varlığı
-Kanserin, kemiklere yayılımına bağlı kalça, sırt (omurga), göğüs (kaburga) ağrıları

Yine de yukarıda sayılan belirtilere, prostat kanseri dışında bir durumun neden olma olasılığı daha yüksektir. Örneğin, idrar yapma sorunu sıklıkla prostatın kanserli olmayan bir büyümesi olan iyi huylu prostat hiperplazisinden (BPH) kaynaklanmaktadır. Yine de idrarla ilişkili problemler yaşayan kişilerin erken tanı ve tedavi açısından bir üroloji uzmanına başvurması doğru olacaktır. Hekime erişimin kolay olduğu ülkemizde prostat kanseri vakalarının %70,9’unun erken evrede teşhis edildiği görülmektedir. Hastalığın kesin tanısı biyopsi ile konur. Genel olarak erkeklerin 50 yaşından itibaren, birinci derece akrabasında prostat kanseri görülenlerin ise 40 yaşından itibaren üroloji uzmanına düzenli olarak muayene olması ve kanda prostat spesifik antijen (PSA) testini yaptırması, erken tanı konulması açısından önem arz etmektedir.

Kanserin evresi ve özelliklerine göre farklı tedavi seçenekleri mevcuttur. Kişinin belirli aralıklarla izlenmesi, prostatın tamamının ameliyatla çıkarılması veya ışın tedavisi (radyoterapi) erken evrelerde uygulanabilir. Daha ileri evrelerde hormon tedavisi veya ilaç tedavisi (kemoterapi) gerekli olabilir. Prostat kanserini önlemenin kesin bir yolu yoktur. Ancak riski azaltmak için düzenli fiziksel aktivite, sağlıklı bir kiloda kalmak, sebze ağırlıklı bir beslenme tarzını uygulamak riski azaltmaya yardımcı olacaktır.

Halkımıza bütün kanserlerde olduğu gibi prostat kanserinde de erken teşhisin hayat kurtaracağını hatırlatır sağlıklı bir yaşam dileriz.